Çevre Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Dr. Meltem Kaçıkoç’tan Eğirdir Gölü ile İlgili Açıklama
Bölümümüz Dr. Öğr. Üyesi Meltem Kaçıkoç son yaşanan gelişmeler üzerinde Eğirdir Gölü'nde incelemelerde bulundu. Dr. Kaçıkoç yaptığı açıklamada “Geçtiğimiz günlerde yöre halkı, yüzey alanı yaklaşık 470 kilometre kare olan Eğirdir Gölü'nün biri daha sığ ve kıyı bölgelerinde, diğeri ise daha derin ve orta kısımlarında olmak üzere 2 farklı bölgesinde, önceki yıllarda Burdur Gölü'nde de gündeme gelen su kabarcıkları oluşumlarını gözlemlemişler ve bu durumu ilgili yerel kurumlara bildirmişlerdir. Kamuoyunda, bu duruma ilişkin olarak, metan gazı çıkışı olduğu, yeni bir su kaynağının ortaya çıkmış olabileceği ve mevcut yeraltı suyu kaynaklarının görünür hale gelmiş olabileceğine dair çeşitli varsayımlar gündeme gelmiştir” ifadelerini kullandı.
Dr. Öğr. Üyesi Meltem Kaçıkoç “Eğirdir Gölü'ndeki su kabarcıkları oluşumlarının arka planını anlamak için detaylı bilimsel araştırmalar yapılması gerekmektedir. Eğirdir Gölü için yeraltı suyu bir kaynaktır. Göle böyle bir su akışını yeni bir kaynak olarak nitelendirmek çok uygun olmayabilir. Ayrıca gaz çıkışı yönündeki söylemler için ise çıkan gazın herhangi bir ölçümü yapılmadan net bir şey söylenemez. Metan gazı olduğu söyleniyor, bu gaz çıkışı farklı bir gaz da olabilir. Göller, metanı atmosfere salabilen alanlar olmasının yanı sıra, su kolonunda metan oksidasyonu yoluyla metan emisyonlarını azaltabilen yutaklar olarak da görev yapabilirler. Yani çift taraflı bir etkileşim var. Metan, organik materyalin oksijensiz ortamda ayrışması sonucu ortaya çıkar. Göllerin mevcut metan salınımının, küresel doğal kaynaklı emisyonların yüzde 11'ini oluşturduğu tahmin edilmektedir. Küresel ısınma daha da şiddetlenir ise bu durumda, dünya genelinde göllerdeki oksijen içeriğinin azalması ve bunun sonucunda metan gazı emisyonlarının % 58-86 oranında artması beklenmektedir. Dahası bu muhtemel gaz oluşumları, Eğirdir Gölü'nün sediment yapısı gibi fiziksel, sülfat, demir içeriği gibi kimyasal ve fitoplanktonlar gibi biyolojik özellikleri ile de doğrudan ilişkili olan karmaşık bir süreçtir. Eğirdir Gölü ekosisteminin iklim değişikliğine tepkisini daha iyi anlamak ve bu sayede gölün sürdürülebilir koruma-kullanım dengesini sağlamak için gölde yürütülecek multidisipliner ve tüm paydaşların aktif katılımının sağlandığı bilimsel çalışmalar büyük önem taşımaktadır” ifadeleri ile sözlerini tamamladı.