Meltem SAPLIOĞLU& Gamze ÖZDUR Söyleşi
Gamze Özdur ilk kez Doç.Dr. Meltem SAPLIOĞLU ile Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi İnşaat Mühendisliği Bölümünde Yüksek Lisans için başvurusu yaptığında tanışmış ve akademik çalışmalarına beraberce başarılı bir şekilde devam etmektedirler.
Gamze ÖZDUR: Sizce bilimsel bir araştırmanın olmazsa olmazları nelerdir?
Doç. Dr. Meltem SAPLIOĞLU: Bilimsel bir araştırmanın temel taşları, doğruluk, tarafsızlık, sistematik yaklaşım, veri toplayabilme ve onu iyi analiz edebilme, eleştirel düşünme, sabırla çalışma, titiz çalışma, karşıt görüşlere açık olma, güçlü kaynaklar ve sağlam bir yöntem ve en önemlisi etik kurallar çerçevesinde iş birliği yapabilme olarak özetlenebilir. Öncelikle, araştırmamız sağlam bir problemi çözmeyi amaçlamalıdır. Ardından, uygun yöntem seçilmeli, veriler güvenilir ve objektif şekilde toplanmalıdır. Teknolojiyi yakından takip etmeli ve yenilikçi bakış açısı mutlaka olmalıdır. Disiplinler arası iş birliği ve konusunda bilgili kişilerle çalışma, görüşme, gerekli yerde destek alma da bilimsel araştırmayı zenginleştiren önemli bir unsurdur. Tüm bunlara ek bilimsel araştırma yaparken bilim dünyasındaki çalışmaların yanında güncel insan ihtiyaçlarındaki değişimleri de mutlaka göz önünde bulundurmamız gerekmektedir. İşte bunlar bilimsel araştırmanın olmazsa olmazları diyebiliriz.
Bir de bilimsel araştırma ve analiz sonucunda elde edilen meyveler sadece indeks dergilerde yayımlanmış makaleler olmaması gerektiği yönünde düşüncelerim var. Bilimsel dergilerde kalmış, uygulamaya geçirilmemiş çalışmaları insana fayda etmemiş araştırmalar olarak görmekteyim. Akademik ilerlemede bu konunun üzerine gidilip indeks yayın yerine daha fazla uygulamaya yönelmiş bilim insanlarının teşvik edilmesi gerektiğini düşünüyorum.
Gamze ÖZDUR: Alanınızda toplumsal cinsiyet eşitliğini teşvik etmek ve kadınların akademideki ilerlemesini desteklemek için uyguladığınız ya da uygulandığını bildiğiniz bir örnek girişim veya program biliyor musunuz?
Doç. Dr. Meltem SAPLIOĞLU: Evet, Mühendislik alanında yapılan güzel çalışmalar mevcut ama bu mevcudiyet yeterli olduğu anlamına gelmiyor. İlk aklıma gelen, 2015 te başlamış, günümüzde halen devam eden ve Türkiye genelinde birçok öğrenciye ulaşan Türkiye'nin Mühendis Kızları (TMK) Projesi var. Bu proje ile kız öğrencilere burs, staj ve mentorluk gibi çeşitli destekler sunulmaktadır. Ayrıca, kadınların mühendislik alanında daha fazla yer almasını teşvik eden bu proje ile eğitim programları, kariyer danışmanlığı ve ağ oluşturma fırsatları sağlanmaktadır.
Bizim üniversitemiz de 2016 yılı 2017 yılları arasında "Pembe Baret" ile güzel bir projeye imza atmıştı. Bu proje, inşaat mühendisliği yükseköğretim programlarında kadın öğrenci ve akademisyenlerin varlığını artırmak ve inşaat sektöründe kadın istihdamını teşvik etmek amacıyla başlamıştı. 10.000 adet pembe baret Türkiye genelinde mühendislik fakültelerindeki kadın akademisyenler ve kadın mühendislik öğrencilerine dağıtılmıştı. "Türkiye'nin En İyi Sosyal Sorumluluk Projesi Jüri Farkındalık Ödülü" nü almıştı. Böylece inşaat mühendisi olmak için cinsiyetin öneminin olmadığına dikkat çekmiştir.
Ben de fırsat buldukça kendi öğrencilerime ve genç akademisyenlere mentörlük yaparak onlara destek olmaya çalışıyorum.
Gamze ÖZDUR: Benim yaşımdaki halinizle karşılaşma imkânınız olsaydı ona ne tavsiye ederdiniz?
Doç. Dr. Meltem SAPLIOĞLU: Yüksek lisans yaptığım yıllardaki kendime bir şeyler söyleyecek olsam herhalde şöyle derdim: Her şeyi tek başına yapma, daha fazla konunun uzmanı kişilerle görüş, bilim araştırmalarında güvenilir bilgileri güvenilir bilim adamlarından da almalı, ortak işler yapmalısın.
Zorluklarla her karşılaştığında onların seni güçlendireceğini bil ve lütfen kendini olması gerekenden fazla üzme, azmini kırma, cesaretini daha çabuk topla. Fazla üzülmek senden en değerli şeyini, zamanını çalacak. Oysa, bil ki çalıştığın yoldaki adımların güzel izler bırakacak ve bu yolun uzunluğu seni mutlu kılacak anlarla dolacak.
Proje verme konusunda kafanın dikine gitmeye devam et, cesaretinle devam et ve Sabret!, azimle ve öğrendiklerini öğreterek ve teknolojik gelişmelere dikkat ederek devam et. Hayatına giren insanların hepsi, iyi-kötü olayların hepsi sana daha güçlü olmayı öğretecek. İnsanlığa fayda sağlayacak şekilde öğrenmeye ve öğrendiğini öğretmeye devam etmek en büyük yol göstericin olacak. Her yaşta, soru sormaktan, hatalarını kabul etmekten ve yeni yollar denemekten çekinme…derdim.
Gamze ÖZDUR: Bilim insanı olmaya nasıl karar verdiniz? Sizi en çok motive eden şey neydi?
Doç. Dr. Meltem SAPLIOĞLU: Küçük yaşlardan itibaren sorgulamayı, analiz etmeyi, hayal kurmayı ve bir şeyleri çözümlemeyi seven biriydim. İnşaat mühendisliği, istediğim bir meslek değildi aslında, sınav stresini tekrar yaşamamak için devam ettim, lisans okurken ilk iki yıl tekrar sınava girmeyi bile düşünüyordum içten içe. Daha sonra, üçüncü sınıfta, Ulaştırma Mühendisliği dersi hocam Prof. Dr. Mustafa Karaşahin girdi derse ve inanılmaz güzel bir dersti. Tüm konular ilgi çekici ve anlaşılırdı. Üstelik ulaşım mühendisliğinde o kadar çok konu vardı ki insan ile ilgili çalışılması gereken; topluma doğrudan katkı sağlayabileceğim bir disiplin olduğu için beni cezbetti. Bilimin sadece teoriyle değil, hayatın içinde bir çözüm üretme süreci olması beni motive etti.
O günlerde bunu akıl edebildim ve bu konuda bir bilim araştırmacısı olmaya karar verdim. Bu konuda hocamın kendine güvenerek ders anlatması, notlarda adil olması ve sorularımıza bilgisiyle cevap vermesi çok etkili olmuştu. Bu derse destek veren Yardımcı Doçent hocamda da Mustafa hocama karşı müthiş bir saygı ve hürmet ve bilgi vardı. O hocamız da çok iyi yerlerde şimdi. Onları birçok konuda rol model aldım. Bu arada babam da zaten akademisyen olmamı pek çok istiyordu. Bizim ailede kadın da erkek de istediğini yapabilme gücüne sahip olduğu, yeter ki saygı ve özveri ile çalışması gerektiği öğretilmiştir. Evlenmeden önce de evlendikten sonra da tüm ailem akademisyen olmamda tam desteğini sürdürdü. Ulaştırma ana bilim dalındaki hocam da yüksek lisans ve doktora için danışmanlığımı kabul edince, sevdiğim bir branşta bilimsel çalışma şansı elde ettim.
Gamze ÖZDUR: Bilim alanında karşılaştığınız en büyük zorluk neydi? Özellikle kadın akademisyen olarak bir engelle karşılaştınız mı?
Doç. Dr. Meltem SAPLIOĞLU: Bu soruya hayır diyecek bir bilim insanı yoktur herhalde.. Kadın erkek tüm bilim insanları belirli zorluklarla dönem dönem karşılaşmıştır. Ama özellikle kadın akademisyen olarak bir kere farklı bir engel ile karşılaşmıştım. Hamile olduğumu öğrenmiştim ama enerjim yerinde çalışmaya devam ediyordum. Büyük bir projeye çevremdeki tüm akademisyen hocalarım ve arkadaşlarım girmiş; ben hamileyim, bebek doğunca işten uzak kalırım diye düşünüldüğü için projeye alınmamıştım. Bu durum beni çok üzmüştü. Daha sonra, sadece oğlum doğduktan sonra üç ay bilimden uzak kaldım ve hemen işe döndüm. Herkes şaşırmıştı. Ben çalışmaya devam ettim. O proje de yer alamadım ama sonraki projelerde ya yer aldım ya kendi projelerim oldu ya da çalışmalarımdaki gayretler fark edildi ve artık bilimsel istikrar-güveni sağladım.
Aslında ‘Bu durum hep böyle oluyor… bence biz kadınız bize zorluk çıkarılıyor…’ demek işin kolaya kaçılmasıdır. Zorluk hem kadına, hem erkeğe vardır. Kimisi kadın kimisi erkek diye, kimisi kısa kimisi uzun diye, kimisi öyle kimisi böyle diye zorluklarla karşılaşılabilir. Asıl olan çalışmaya devam edebilmek motivasyonunu bozmamak ve amacını yolunu, iş ahlakını, etik çalışmayı bozmamaktır. Kısaca çalışmaktır… Burada anti parantez bir şey söylemek istiyorum, akademisyen bir annenin çocuğunun olması da hiç kötü değil, akademisyen anneler çalışmalarını evde her zaman evlatları ile paylaşırlarsa yeni bir araştırmacının tohumlarını ekmiş oluyorlar.
Gamze ÖZDUR: Sayın hocam, paylaştığınız değerli deneyimler ve görüşleriniz için çok teşekkür ederim. Bu sohbetin benim için çok öğretici ve ilham verici olduğunu söylemek isterim.